Özet: Yurt dışı faaliyetleri neticesinde belgelendirilemeyen götürü giderler indirilmeden ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden verginin, götürü gidere isabet eden kısmının iptalinde hukuka aykırılık bulunmadığı ve fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faize hükmedilmesinde de hukuka uygunluk bulunmadığına ilişkin Danıştay 4.Dairesinin 18.04.2018 tarih ve E. 2014/3317, K. 2018/3748 sayılı kararı hakkında.
Danıştay 4. Dairesi’nin 18.04.2018 tarih ve E.2014/3317, K.2018/3748 sayılı kararına ilişkin özet aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır.
Davacı tarafından, yurt dışı faaliyetleri neticesinde belgelendiremediği götürü giderler indirilmeden ihtirazi kayıtla verilen 2012 yılı kurumlar vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden verginin, götürü gidere isabet eden kısmının iptali ve tecil faiziyle birlikte iadesi istemiyle istemiyle dava açılmıştır.
Vergi Mahkemesinin gerçekleştirdiği inceleme sonucunda,
- Götürü gider tutarının ancak beyan sırasında yıllık hasılat üzerinden hesaplandığı,
- Götürü gider uygulamasının amacının belgelendirilemeyen giderlerin de kurum kazancından indirilmesi olduğu dolayısıyla davacı tarafından ispatlanmasına gerek bulunmadığı,
- Faiz istemi yönünden ise 3095 sayılı Kanun uyarınca faiz ödenmesi gerektiği
gerekçeleri ile tahakkuk eden verginin götürü gidere isabet eden kısmının iptali ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faize hükmedilmesi yönünde hüküm tesis etmiştir. Davalı İdare tarafından anılan kararın bozulması talebi ile temyiz yoluna başvurulmuştur.
Davacı tarafından ise anılan kararın faize ilişkin kısmının bozulması talebi ile temyiz yoluna başvurulmuştur.
Davalı İdarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay 4.Dairesi 18.04.2018 tarih ve E.2014/3317, K.2018/3748 sayılı kararıyla,
- Davalı idare tarafından öne sürülen hususlar, mahkeme kararının vergi aslına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği,
gerekçesiyle davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının vergi aslına ilişkin kısmının onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Davacı tarafın temyiz istemini inceleyen Danıştay 4.Dairesi 18.04.2018 tarih ve E.2014/3317, K.2018/3748 sayılı kararıyla,
- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (“AY”) 125. maddesinin (1) fıkrası uyarınca idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, son fıkrasında da idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğuna ilişkin hüküm,
- Aynı kanunun Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma başlıklı 90. maddesinin son fıkrası uyarınca usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu,
- Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye (“AİHS”) ekli 1 No’lu Ek Protokol’ün 1. Maddesi uyarınca her gerçek veya tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkının bulunduğu, herhangi bir kimsenin, ancak kamu yararı sebebiyle ve kanunda öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği,
- 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un Kanuni Faiz başlıklı 1. Maddesi uyarınca Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödemenin yıllık yüzde on iki (19/12/2005 tarih ve 2005/9831 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince yüzde dokuz) oranı üzerinden yapılacağı,
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) 112. maddesinin (4) fıkrası uyarınca fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği,
- Aynı kanunun 112. maddesinin (5) fıkrası uyarınca, vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faizin, 120. madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödeneceği,
- Anayasa Mahkemesi’nin 2013/28 ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin 2008/58 başvuru numaralı kararları uyarınca, Dava konusu edilerek mahkemelerce fazla veya yersiz olduğuna karar verilen vergi tahsilatlarının iadesinde tahsilat ve iade arasında geçen sürede iade edilen bedelin enflasyon karşısında değerinde meydana gelen aşınmayı ve bu sürede bireylerin bu bedellerden yararlanmamaları nedeniyle ortaya çıkan zararlarını telafi etmek ve gerçek karşılığını ödeyebilmek amacıyla, bu bedellere faiz işletilmesi gerek Anayasa’nın gerek Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye ekli 1 No’lu Ek Protokol’ün gereği olduğu,
- 6322 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilere ilişkin düzenleme ile vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilere ilişkin düzenlemelere ayrı fıkralarda yer verildiği ve verginin fazla veya yersiz tahsil edildiğinin tespitinin idarece veya mahkemece ortaya çıkarılmış olması hususunda ise bir ayrıma gidilmediği,
- VUK’un 112. Maddesinin (4) fıkrası uyarınca, fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde, 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz uygulanacağı belirtildiği,
- 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 1. Maddesi uyarınca, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde uygulanacağı,
gerekçeleri ile temyiz isteminin kabulü ve Vergi Mahkemesi kararının faize ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Saygılarımızla,